Costa Gavras'la tanışmam antilop'un tavsiyesiyle izlediğim Z (bizdeki ismiyle "Ölümsüz") filmi ile oldu.
Kısaca filmin künyesi yazayım.
Ölümsüz (Z)
Yönetmen : Constantin Costa-Gavras.
Senaryo : Constantin Costa-Gavras, Jorge Semprun (Yunan Vasilis Vasilikos'un Z adlı romanından).
Oyuncular : Yves Montand, Irène Papas, Jean-Louis Trintignant, Jacques Perrin, François Périer, Charles Denner, Pierre Dux....
Yapımcı : Jacques Perrin, Hamed Rachedi
Müzik : Mikis Theodorakis
Yapım : Fransız,Cezayir
Türü: Dram, gerilim, politik
Dil: Fransızca
Süre : 127 dakika
Yönetmen : Constantin Costa-Gavras.
Senaryo : Constantin Costa-Gavras, Jorge Semprun (Yunan Vasilis Vasilikos'un Z adlı romanından).
Oyuncular : Yves Montand, Irène Papas, Jean-Louis Trintignant, Jacques Perrin, François Périer, Charles Denner, Pierre Dux....
Yapımcı : Jacques Perrin, Hamed Rachedi
Müzik : Mikis Theodorakis
Yapım : Fransız,Cezayir
Türü: Dram, gerilim, politik
Dil: Fransızca
Süre : 127 dakika
1969 yılında En İyi Yabancı Fİlm ve En İyi Kurgu Oscarlarını almıştır. Çekimleri Cezayir'de yapılmıştır.
Filmi izlemeden önce ne yönetmen ne de film hakkında bir bilgim vardı. En ilgimi çeken aslında ismi olmuştu. Z. Kısa ve öz, etkileyci bir harf. İlk anda Zorro'nun kılıcıyla
bıraktığı izi anımsattı bana..
Aslında politik bir film diye biraz sıkılır mıyım edasıyla başladığım filme, göz açıp kapayıncaya kadar sonuna ulaştım. Hikaye çok tanıdık geldi. Gerçek bir hikayeden
kurgulanmasından değil, ki filmde adı hiç geçmemesine rağmen olay Yunanistan'da 1963 yılında suikasta kurban giden Grigoris Lambrakis ve çevresinde dönen olayları
anlatmaktadır. Ama bana sanki Türkiye'deki bir olay gibi geldi. Belki yaşamadığım ama hep büyüklerimizden dinlediğimiz olaylar, yıllar. Bu yüzden filme ilgim daha da arttı.
Filmin en başında şu yazı gözükür."Gerçek olaylarla, sağ ya da ölü olsun gerçek kişilerle olan benzerlikler tesadüfi değildir. Her şey KASITLIDIR". Ki birçok filmde tam tersi yazılır. İlk sahneden başlar etkileyci anlatım. Sağcı hükemet yanlısı bir polis şefinin, bitkilere musatlat olan asalaklara benzeterek topluma zararlı kişiler yani solcularla da aynı şekilde mücade edilmesi gerektiğini belirten konuşmasıyla başlar.
"Bir ideolojik hastalık küf gibidir ve önleyici tedbirler gerektirir. Küf gibi, mikroplar ve çeşitli parazit unsurlar neden olur. Bu nedenle insanların uygun çözeltilerle
tedavisi kaçınılmazdır.
Birinci aşama okullarda oluşur. Burada, benzetmeyi bağışlayın, tomurcuklar hala çok gençtir. İkinci tedavi üniversite öğrencileri veya genç işçiler olarak çiçeklenmeye
başladıklarında olur.
Püskürtme ve kutsal milli hürriyet ağacını ideolojik küf hastalığından kurtarmak için en iyi zaman askerliktir.
Havadan atılan broşürler, köylülerimize yeni bir tür ideolojik küfün ülkemizi kasıp kavurmaya başladığını anlatıyor.
Bu yeni tür haince yayılıyor. Bu sinsi bir düşman bizi Tanrı'dan ve saltanattan uzaklaştırıyor.
Hareketimiz, bu düşmana karşı yönelmelidir."
Film, bir konuşması sonrasında, sokağın ortasında, polisin ve herkesin önünde saldırıya uğrayıp ağır yaralanan ve sonrasında ölen solcu milletvekilinin ölüm nedenin
araştırılması üzerinedir. Bu süreçte sağ yanlı hükümet ve polis, olayın üstüne kapatmaya, kaza süsü vermeye çalışacak kanıtları yoketmeye çalışacaktır. Ancak savcı bu
yönlendirmelerden etkilenmeyerek olayı iç yüzünü araştırır.
Filmin bitişinde akan yazıda ise filme emeği geçenlerin adları yerine askeri yönetimce yasaklanan her ne varsa onlar listelenir:
barış hareketleri
grevler
sendikalar
erkeklerin uzun saçlı olması
mini etek
The Beatles
modern ve popüler müzik
Rus usulü kadeh kaldırma
Bulgar usulü kadeh kaldırma
Sofokles
Tolstoy
Sokrates'in eşcinsel olduğunu yazmak
Ionesco
Sartre
Aragon
Lurçat
Aristofanes
Anton Çehov
Öripid
Pinter
Albee
Mark Twain
Beckett
sosyoloji
uluslararası ansiklopediler
özgür basın
modern matematikve antik yunanca'da "o yaşıyor" anlamına gelen Z harfi.
Filmde beni en etkileyen sahnelerinden biri de öldürülen milletvekilinin eşinin o donuk bakışı. Kadının gözlerinden hüzün, öfke, hiçlik hepsi okunuyor.
ve söylemeden geçemeyeceğim. Bir sahnede adamın gümleği üzerindeki siyah gül takıldı gözüme. Bu gömlekten babamda da vardı. Hatta pembe renkli bir diğer gömleğini kesip
tekrar şekillendirerek bana da dikmişti. Çok severdim o güllü gömleğimi :)