Leo Tolstoy'un aynı adlı eserinden esinlenerek yapılmış harika bir film.
Film bir tiyatro sahnesinden açılıyorç Filmin yarısında mekanlar tiyatro sahnesi, dekoru ve arka planında geçerken, diğer yarısı ise dış mekanda geçiyor.
Filmi tabiri yerinde ise ağzım açık şekilde izledim.
Bundan sonra yazacaklarım İngilizce tabir ile spoiler içerir, izlemeden fikir sahibi olmak istemeyenlerin okumamasını tavsiye ederim.
Film Rusya'da yüksek sosyetede yaşayan, iyi bir ailesi olan Anna Karenina'nın genç bir subay ile olan aşkı ve bunu özgür şekilde yaşama isteğini anlatıyor.
Film harika bir resim sergisi gibi sahneleri bir araya getirerek oluşturulmuş. Benim bu sergide vuran kısımlar şunlar:
Anna eve ilk döndüğünde geç vakitte kocası konuşmak istediğinde, saatine geç olduğunu vurgulayarak, "I do not want to talk. It is too late" demesi ve aslında saatin değil artık bazı şeyleri konuşmak için çok geç olduğunu vurgulaması ve Keira Knightley'i filmin bir çok sahnesinde olduğu gibi takdir ettiğim, pişmanlık, ne yapacağını bilememe, mutluluk bakışı:
Filmin birçok yerinde Keira Knightley bakışları ile bence harika oyunculuklar sergiliyor. Çok fazla duyguyu yüzünden harika bir şekilde gösteriyor.
Filmdeki at yarışı sahnesi yine nefesimin kesildiği ve vaaav dediğim anlardan biri. Aslında görevini yerine getiremeyecek hale gelince atını vuruyor ve Vronsky aslında Anna'yı da benzer zamanda vuruyor. Ve hayatında en çok Anna ve atını seviyor.
Filmde aynalar da çok güzel şekilde kullanılmış. Özellikle sonlara doğru Anna artık kendini yok ederken duvarların içine geçmiş gibi görünmesi ayrı bir etkili anlatım olmuş.
Bir de şu diyalog çok etkili ve bir çok filmde topluma aykırı davranan ve aslında çevresine göre üstünlüğü olan insanların normal insanlar tarafından yargılanmasını ve kıskanılmasını anlatıyor.
Anna'nın sürekli gözü dışarıda olan abisinin eşi ile karşılaştığında yaşadığı zorluk ve yengesine beni çok kötü görüyorsundur demesi üzerine:
"Hayır, seni kötü görmüyorum. Hatta senin yerinde olsam ben de aynısını isterdim, aşkı yaşamak isterdim. Ama bana kimse sormadı." diyor.
Bu içten yanıt aslında birçok insanın hasetinin altında yatan nedeni çok güzel açıklıyor.